Teks deskriptif

Etiğe Giriş

2024.01.06 15:00 mahiyet Etiğe Giriş

Etik veya ahlak felsefesi dediğimiz alan esasen betimleyici (deskriptif) etik ve düzgüsel (normatif) etik olmak üzere iki ayrı bölmeye ayrılır. Fakat bizim ağırlıklı olarak konumuz neyin iyi ve neyin kötü olduğu üzerinde duran, -malı ve -meli’li yargılarda bulunan düzgüsel etik nezdinde dönecek. Tarihte, bu alanın sınırları dahilinde çeşit çeşit fikir akımı türetilmiş olmasına karşın ben etiğin ne olup olmadığını ana hatlarıyla çizmek mahiyetinde birbirine kısmen zıt üç ayrı ahlak anlayışını başlık belledim, bunları baz alarak kapsamlı bir harita çıkarmaya bakacağım. Referans noktalarımız Aristoteles‘in (MÖ 384-MÖ 322) erdem etiği, yararcılık ve Immanuel Kant‘ın (1724-1804) deontolojisi olacak. En çok yer işgal edecek bölüm muhtemelen bu sonuncusu.

Önce Kısaca Betimleyici Etik

Düzgüsel etik ana odağımız dedik, ben gene de betimleyici etiğe ucundan dokunmanın faydalı olduğunu düşünüyorum. Betimleyici etik öteki alt dalların aksine nasıl davranılması gerektiği, hangi davranışların iyi hangi davranışların kötü olduğuna dair ahkam kesmez. Ne hükümde bulunur, ne de yasa koyuculuk rolünü üstlenir. Betimleyici etik, ahlak dediğimiz sahada olan biteni analiz eder, bir şeye iyi diyorsak niçin iyi olduğuna, kötü diyorsak da niçin kötü olduğuna yönelik soruşturma yürütür. Kavramların araştırır, çözümler; yasa koymaz, yasayı idrak eder.
Etik dendiğinde birçok zaman ilk akla gelen düzgüsel etiksel kuramlardır. Bu yanılgıya uğramamak için, betimleyici etik gibi «ne yapmalı» sorusuna pasif yaklaşan araştırma alanının da olduğunun bilincine varılması önemlidir.
Şahsen ben betimleyici etik alanına daha sıcak bakıyorum. İnsanın hareketlerini denetleyecek ve nasıl davranacağı konusunda talimat verecek bir yasanın her hâlükarda hezimete uğrayacağı, hiçbir zaman ideal bir kurama varılamayacağı kanaatindeyim. Bana kalırsa fesefenin işi görev biçmek değil anlamak olmalı ve bu yapılırken de evrimsel biyoloji, evrimsel psikoloji gibi bilimsel literatürün meyvelerinden beslenilmeli. Tabii herkes tüm bunları evrime dayandırarak izah etme amacı gütmez, fenomenolojik etik yahut dili baz alan metaetik yaklaşımlar da betimleyici etik kapsamındadır. Hatta gelin size birkaç adet betimleyici etik kuramı sayayım.
DUYGUCULUK
GÖRECECİLİK

Erdem Etiği

Bu ahlaki anlayışı Aritoteles ile birlikte ansam da gerek Platon gerekse de Stoacılar (ve tabii bunlara da münhasır değil) tarafından dile getirilmiş ve geliştirilmiş epey eski ve yaygın bir fikir akımıdır. Buna müteakip kişiden kişiye betimi değişir, ben erdem ahlakını ele alırken Aristoteles’in erdem bellediği cesaret, basiret, ölçülülük, adalet, dürüstlük, cömertlik ve dostluk gibi unsurları dayanak alacağım.
Aristoteles bu özellikleri benimsemenin kişinin birer ödevi olduğunu ve hiçbirinde aşırıya kaçar hareketlerde bulunmamak gerektiğinden bahseder. Aslına bakarsanız üstüne düştüğü mesele tekil eylemler değil de eylemi uygulayan kişinin karakteridir; «Nasıl davranmalıyım?» diye sormaz, «Nasıl bir insan olmalıyım?» diye sorar.
Sonraki ahlak anlayışlarında göreceğimiz sonuççu etik (Yararcılık) ve ödev etiği (Deontoloji) arasında adeta bir denge kurar. Bu bakımdan makul göründüğü kesin. Peki ya ne kadar sağlanabilir, orası müşkül.

Yararcılık

Kısaca; toplumdaki toplam yarar seviyesini gözetmenin ve davranışları ona göre düzenlemenin asıl ahlaki ve “eylenmesi gereken” olduğunun savunuculuğunu yapar. Anlaşılacağa üzere sonuççu bir yaklaşımdır; yani eylemlerimiz neticesinde olan bitene bakar, niyetimize veya eylemimizin aslında iyi mi yoksa kötü mü olduğuna değil.
Burada aydınlatılması gereken bir nokta vardır; yarar derken tam olarak neyi kastediyoruz? Bunun cevabı mutluluktur ve gaye de toplumdaki bu toplam mutluluk birikimini maksimize etmektir. Görünürde cazip gelen bir fikir olsa da (Ne de olsa kimse «Hayır, ben mutlu olmak istemiyorum.» diye çıkışmaz, bu bakımdan uzlaşık bir değer üstüne kurulmuş olması akla yatkındır.) mutluluğun herhangi ölçülebilir nicelik olmaması aşılması güç bir problemi açığa çıkarır. Yararcılığın avangartlarından olan *Jeremy Bentham** (1748-1832) ölçüm sorununu mutluluğu, şiddet ve süre kriterlerine indirgeyerek çözmeye çalışır. Tatmin edici mi? Pek sanmıyorum. Perspektifimizi tüm topluma genişlettiğimizde işler sarpa sarıyor; çeşit çeşit mutluluk mevzubahisken hangisinin daha şiddetli hangisinin daha az şiddetli olduğunu nasıl bilebiliriz?
*Burada demek istediğimin tam anlaşılmadığına yönelik kuşkum var. Bahsettiğim şey iki kişinin çıkarlarının çatıştığı bir senaryoda kimi yeğlememiz gerektiğiydi. Kim daha çok mutlu olacaksa onu. İşte bu aşamada ölçüme başvurmamız gerekiyor ama elimizde ne yazık ki bir «mutlumetre» bulunmuyor.
Getirilen eleştirilerden bir başkası; Yararcılığa göre, ahlaksızca olduğu bariz bir harekete sırf çoğunluğun mutluluğunu arttırıyor diye göz yummak zorunda kalmamız. Örneğin, bir grup insanın bir kadına tecavüz etmesi çoğunluğun mutluluğuna hizmet ediyor diye doğru bir şey midir? Buna mukabil kendimize dönüp «Gerçekten biricik gayemiz mutluluğa, zevke ya da hazza ulaşmak mı olmalı?» diye bir sormalıyız. Böylece, buna «Hayır.» cevabıyla karşılık veren, hatta bunlara karşı durarak kendi ahlak kuralımızı kendimiz yaratmamız gerektiğini söyleyen Immanuel Kant‘a geliyor sıra.

Deontoloji

Etik hakkında konuşup Immanuel Kant‘ın adını anmamak, deontolojisini* zikretmemek büyük ayıp olurdu. İzin verin önce kendisini tanıtmakla başlayayım. Merak etmeyin ansiklopedilik bilgiler vermeyeceğim.
*Deontoloji sözcüğü Türkçeye ödev bilimi olarak tercüme edilebilir. Ödev, yani yerine getirilme zaruriyeti taşınan emir.
IMMANUEL KANT
Immanuel Kant, 18. yüzyılın sonlarına doğru üç büyük eser yayımladı; Arı Usun Eleştirisi (1781), Kılgısal Usun Eleştirisi (1788) ve Yargı Yetisinin Eleştirisi (1790). Bunlar kendine özgü, farklı alanlara değgin üç ayrı soru dile getirir. Ahlak felsefesini alakadar eden «Ne eylemeli?», «Nasıl davranılmalı?» soruları ikinci eserin konusudur. Yalnız Kant daha evvel Arı Usun Eleştirisi’yle attığı temelden yola çıkarak kılgısal usu biçimlendirdiği için ilk önce arı usu da ele almamız gerek.
Terminolojiye vâkıf olmayanlar için; arı us aklın teorik kısmı (epistemoloji), kılgısal us pratik kısmı (etik), yargı yetisi ise güzele müteallik yargılarımız (estetik) ile ilgilidir. Aristoteles okumuş kimseler bu sınıflandırmaya aşina olacaktır.
ARI USUN ELEŞTİRİSİ
Immanuel Kant’ın felsefi sistem kurma biçimi filozoftan ziyade bir mühendis edasındadır. Arı us ile aklımızın anlak, bilinç, idrak gibi yetilerini analiz eder ve öyle bölümler ki serimlediği betime hayran kalmamak güçtür.
Arı Usun Eleştirisi’nin ön sözünde Kant kendisinin bir tür Kopernik Devrimi yaptığını söyler. Nasıl ki Kopernik dünya merkezli evreni güneş merkezli bir hâle dönüştürdü, Kant da işbu kitabında aynı şeyi özne-nesne adına yapar. Bugüne dek felsefe camiasında, nesnelerin ortada devinip durduğu ve etrafında konuşlanmış öznelerin ona meylettiği gibi bir tasvir hakimdir. Kant bunu tersine çevirir ve kendi özne merkezli evrenini kurar. Ona göre nesneler özneye meyleder, öznenin aklı bir fabrika gibi çalışarak nesneleri duyu organları aracılığıyla edinir, imal eder ve kendince bir dünya kurgular. Bu imalat sürecinde nesnelerin görülerini nasıl filtrelerden geçirdiği gibi bir yığın teferruat var ama buna burada girmeyeceğim*.
Kant’a göre bir bilgi ya a priori ya a postrioridir; ikincil olarak ya analitik ya sentetiktir. A priori ve a postriori oldukça popüler kavramlar, illa aşinasınız. A priori bir bilgi önseldir; yani deneyim konusu olmaksızın zihinde yerleştiktir*. Diğer yandan a postriori, sonsal; yani olgulara yönelerek sonradan elde ettiğimiz türden bir bilgidir.
*Mesele Kant olunca bu sözcük direkt bu anlama izdüşmüyor. Kant a prioriyi kendinden öncekilerden biraz daha farklı kullanarak işi çetrefilleştiriyor.
Analitik veya sentetik olması; ya kendini yineler olması ya da yeni bilgi türetir olması anlamına gelir. Analitik bilgi kendini yinelediği için totolojiye dayanır. Örneğin «Beyaz bir kuğu, beyaz bir kuğudur.» önermesi özne yükleme denk olduğu için kendini yineler, yeni bilgi türetmemize elverişli değildir. Sentetik ise tam aksi. Evet, hemen hemen aklımıza gelebilecek tüm a postriori bilgiler aynı zamanda sentetiktir dolayısıyla. Çünkü yeni bilgi getirir. Tüm a priori önermelerin analitiklik teşkil etmesi bahsinde de aynı söylemde bulunabiliriz. Fakat sentetik a prori yahut analitik a postriori özelliklerini gösteren hiç mi bilgi cinsi yok? Kant olmasını istiyor.
*Muhakkak Arı Usun Eleştirisi sade bunlar üzerine değil. Usun kategorilenden tutun da antinomilerine değin ilmek ilmek dokunmuş bir kitaptan söz ediyoruz. Ben sadece kuramının ahlaki boyutunun havada kalmaması maksadıyla lazım olanları yalın bir biçimde sundum.
KILGISAL USUN ELEŞTİRİSİ
Immanuel Kant, bir ahlak ilkesinin herkes için geçerli ve mutlak olması onu dışardan değil içerden çıkarsamamız gerektiği manasına geldiğini çok iyi biliyor. Ola ki deneyime dayalı bir ahlaki ilke kurgulayalım, farklı bir edinim karşısında onun çürütülemeyeceği ne mâlum? Örneğin «Kürtaj kötüdür.» ahlaki yaklaşımında «Ya çocuk Hitler’se?» gibi bir pürüz tüm ilkeyi darmaduman edecektir. Gelgelelim her deneyim, ilkede bir pürüz yaratır ve yamalanma ihtiyacı doğurur. İyi de bir ilkeyi deneyimden nasıl soyutlayabiliriz? Tabii ki içeriğinden tecrit ederek. Daha evvel verdiğimiz «Kürtaj kötüdür.» yargısı içerik sahibidir ve tam da bu nedenle herkes, her durum, her şart için evrenselleştirilebilmekten yoksundur. Evet, bu sebepledir ki Kant‘a göre bir ilke a postriori olmamalı, içten doğurtulmalı ve deneyime ilişkin hiç ama hiçbir imada bulunmamalı. Aynı zamanda sentetik de olmalıdır. Zira analitik önermelerin yeni bir bilgi kazandırmadığını ve salt kendini imleyerek geneleme yaptıklarından söz ettik. Analitik bir ilke ondan bilgi çıkarsayamacağımız için herhangi koşulda bize bilgi veremez. Dolayısıyla hem bu ilkenin kaynağı öznenin aklı, iç dünyası olmalı; hem de karşılaşacağı herhangi ahvalde ona nasıl davranacağına ilişkin ipucu verebilecek kertede sentetiklik taşımalıdır.
Ahlaki ilkeyi deneyimlerimizi göz ardı ederek çıkarsamaya kalktığımızda karşılaşacağımız ilk sorun; ilkeyi uyguladığımız vakit neticesinin bir kıymetinin kalmayacağıdır. Nitekim Kant‘a göre biz, duyularımızı hiçe sayarak ve aklımıza kulak vererek ilkeyi uygulamakla mükellefizdir, hoşnut kalmayacağımız durumlara sebebiyet verecek olsa bile. Öte yandan az önce bahsini geçtiğimiz nedenler hasebiyle eylemimiz «evrensel» olmaktan çıkar ve gene her koşula her duruma her neticeye göre ayrı eylem sergilemeye kendimizi mahkum ederiz.
Buna Kant terminolojisinde kategorik imperatif denir, diğer bir deyişle zorunlu buyruk. Zorunlu sözcüğü sizi yanıltmasın, Kant, doğa yasalarıyla işgal edilmiş bu dünyada özgürlüğe aklın buyruklarına koşulsuz itaat edilerek erişebileceğini söyler, bu da kişinin istencinin iplerini eline alarak kendisini hür kılmasıdır. Bireyin mutlu olabileceği hâlde bu imkanı elinin tersiyle itmek, gibisinden.
Velhasılıkelam içeriksel olmayan, usumuzdan aldığımız bu buyruk; «Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma.» ilkesidir. Bunun genelgeçer olduğu, herkesçe benimsendiği takdirde bir sorun çıkarmayacağı iddiasındadır Kant. Öte yandan, örneğin «Bir kereliğine yalan söylesem ne çıkar?» tutumu herkes tarafınca özümsenirse ortaya çıkan durum kaostan fazlası olmaz. Buyrun genelgeçer ve her kalıba uyabilen tek ilke. Her kalıba uyabiliyor, çünkü bu ilkeye cevaben «Peki ya, şu durumda ne yapmalıyım?» denilemez, uyarlanabilir.
BİR TAKIM PROBLEMLER
Kant‘ın ahlakını anlatıp akabinde hiçbir eleştiri getirmeden metni bitirsem gülünç olurdu. İnsanlar genelde «Hadi canım, öyle şey mi olur?», «Çok ütopik.» minvalinde itirazlar dile getirse de benim eleştirim bu seviyede olmayacak. Kategorik imperatifin iki büyük problemi var; ilki neden böyle bir emre koşulsuz uymamız gerektiğine dair tatmin edici bir yanıt verememesi, ikincisi de mesela yalan söylememiz gerektiği ve şayet doğru söylersek devasa sorunlara mal olacak bir vaziyette ilkenin faydadan çok zarara neden olması.
Sonuç olarak, Kant‘ın deontolojisi dahil şimdiye kadar öne sürülmüş tüm ahlak kuramları ideal sıfatına yaraşmaktan çok uzak. Kim bilir, belki de insan eylemlerini ideal bir sisteme oturtmaya çalışmak boşa kürek çekmekten öte bir şey değildir.
submitted by mahiyet to felsefe [link] [comments]


2023.10.19 05:23 One_Ad434 Midjourney AI: AI untuk Menghasilkan Gambar Realistis dan Artistik

Midjourney AI adalah platform kecerdasan buatan (AI) generatif yang dapat menghasilkan gambar dari teks. Midjourney AI masih dalam pengembangan, tetapi telah menunjukkan kemampuan yang luar biasa dalam menghasilkan gambar yang realistis dan artistik. Midjourney AI dikembangkan oleh David Holz, pendiri Leap Motion, dan sebuah tim peneliti AI.
Midjourney AI dapat digunakan untuk menghasilkan gambar dalam berbagai gaya, termasuk:
Midjourney AI juga dapat digunakan untuk menghasilkan gambar dari teks yang kompleks dan deskriptif. Misalnya, Anda dapat meminta Midjourney AI untuk menghasilkan gambar seperti "Seekor kucing duduk di atas sofa, membaca buku sambil minum teh" atau "Sebuah pemandangan dari luar angkasa, dengan planet bumi di latar belakang".
Midjourney AI dapat digunakan oleh berbagai macam orang, termasuk:
Berikut adalah beberapa contoh penggunaan Midjourney AI:
Midjourney AI adalah alat yang sangat bertenaga, dan memiliki potensi untuk mengubah cara orang bekerja dan belajar. Midjourney AI masih dalam pengembangan, tetapi telah menunjukkan kemampuan yang luar biasa dalam menghasilkan gambar dari teks. Saya sangat tertarik untuk melihat apa yang dapat dilakukan Midjourney AI di masa depan.
Baca selengkapnya di : Nextechpulse
submitted by One_Ad434 to KecerdasanBuatan [link] [comments]


2023.10.19 05:20 One_Ad434 Craiyon.com: Hasilkan Gambar dari Teks dengan AI

Craiyon.com (formerly DALL-E Mini) adalah situs web yang memungkinkan pengguna untuk menghasilkan gambar dari teks menggunakan kecerdasan buatan (AI). Craiyon.com dikembangkan oleh OpenAI, sebuah perusahaan penelitian AI yang berbasis di San Francisco, Amerika Serikat.
Craiyon.com masih dalam pengembangan, tetapi telah menunjukkan kemampuan yang luar biasa dalam menghasilkan gambar dari teks. Craiyon.com dapat menghasilkan gambar dalam berbagai gaya, termasuk realistis, kartun, dan abstrak. Craiyon.com juga dapat menghasilkan gambar dari teks yang kompleks dan deskriptif.
Craiyon.com dapat digunakan oleh berbagai macam orang, termasuk:
Berikut adalah beberapa contoh penggunaan Craiyon.com:
Craiyon.com adalah alat yang sangat bertenaga, dan memiliki potensi untuk mengubah cara orang bekerja dan belajar. Craiyon.com masih dalam pengembangan, tetapi telah menunjukkan kemampuan yang luar biasa dalam menghasilkan gambar dari teks. Saya sangat tertarik untuk melihat apa yang dapat dilakukan Craiyon.com di masa depan.
Baca selengkapnya di : Nextechpulse
submitted by One_Ad434 to KecerdasanBuatan [link] [comments]


2021.11.03 03:08 jerzyramon [O levels] Tips for those retaking Malay

Hi semua, saya akan kongsi beberapa tips untuk kertas 1 dan 2, Bahasa Melayu. Saya harap tips-tips saya dapat menolong sesiapa yang menduduki kertas Melayu sekali lagi dalam mendapat gred yang lebih baik.
Kertas 1: 1) Untuk emel cuba gunakan banyak penanda wacan (Justeru, oleh itu, selain itu etc). Ini supaya emel awak kelihatan kemas.
2) Isi emel awak mesti relevan dengan soalan!! Jangan kasi isi yang mengelirukan pemeriksa
3) PALING PENTING!! Jawab kehendak soalan terutama sekali untuk bahagian karangan. Kalau boleh selitkan kata kunci dalam karangan.
4) Untuk karangan pastikan awak kembangkan isi cerita awak supaya cerita awak menarik. Selitkan pengajaran kalau boleh terutama sekali untuk karangan deskriptif.
5) Jauhkan diri daripada menulis cerita mengenai sudut sekolah, cuba tulis cerita dari sudut orang lain (orang tua, budak kecil, wanita hamil etc)
Kertas 2:
1) Untuk bahagian A dan B, cuba mendapat sebanyak markah yang awak boleh capai. Ini kerana kelemahan pelajar ialah bahagian C. Jika awak yakin bahagian A dan B markah tinggi, awak boleh memberikan lebih masa membuat bahagian C
2) Pastikan awak hafal semua peribahasa yang hampir sama makna. Ini disebabkan untuk kertas O mereka suka menguji 2 peribahasa yang hampir sama makna.
3) Bahagian C. Soalan 21 hingga 25 lazimnya senang kerana jawapan ikut urutan teks (dari atas ke bawah). Kalau soalan tidak specific awak boleh tulis semua isi yang awak rasa betul. Soalan 26 pula awak perlu baca dengan teliti dan faham kehendak soalan kerana jawapannya selalunya boleh dicari diseluruh teks.
Kalau awak ada soalan mengenai bahasa melayu (bagaimana ingin mengembangkan isi, tips membuat bahagian C etc.) awak boleh mesej saya dan saya akan cuba sedaya upaya saya menolong awak. Selamat ulang kaji semua!
submitted by jerzyramon to SGExams [link] [comments]


http://activeproperty.pl/