Artistas de en cueradas

Hallo allemaal,
Wij wonen in een oude fabriekspand en hebben een bijzonder stukje beneden. Dit klein stukje is buiten maar wel met 4 hoge muren erom heen. Nou wisten wij dat er nestje met kwikstaartjes boven was maar kwam gisteren thuis en ik merkte dat ze dus bij ons beneden nu wachten totdat ze kunnen vliegen.
Alleen is het ontzettend moeilijk voor ze aangezien het zulke hoge muren zijn. De ouders kwamen gisteren nog regelmatig voeren. Ik heb dus alleen een waterschaaltje neergelegd en ze verder met rust gelaten.
Gisterenavond is het 1 baby vogeltje wel gelukt om te ontsnappen. Alleen… hebben wij sindsdien de ouders niet meer gezien. Ik zal het vandaag aankijken en eventueel gedroogde meelwormpjes neerleggen als ik de ouders toch niet zie terugkomen.
Ik vraag me af of het mogelijk is dat de ouders de babies gaan verlaten als het ze niet lukt om eruit te komen? En wat kunnen wij dan het beste doen?

Bonjour, j’ai une mini Cooper équipé d’un 1.6l HDI de chez Peugeot en 110Cv. J’ai un voyant moteur qui va et qui revient très aléatoirement, j’ai déjà fais changer l’éléctrovane de contrôle du turbo, le capteur de suralimentation, ça n’a rien régler à mon problème. Le garage me propose maintenant ce devis. Vous pensez que ça réglerai mon problème, sachant que je l’ai déjà lâcher 350€ pour ne rien régler au problème finalement ? Et vous pensez quoi du devis ? 500€ de mains d’œuvre ça fais bcp non ? De ce que j’ai compris il veulent changer les joints d’un injecteur, et d’autres joint sur le moteur. J’ai une petite fuite d’huile moteur.
Merci pas avance pour vos retour.

Ben genel olarak retro tasarımları çok severim. Saatlerde de bana kalırsa bir 60'ların Patek'i ya da Omega'sı veya Longines'i kadar şık bir erkek aksesuarı zor bulunur. Bu sebeple de zaten daha çok Dresswatch ilgim var. Diver saatleri ise görece kaba ve/veya sıkıcı buluyorum. Saatlere olan ilgim sonucunda genelde hemen tüm saatlerim dresswatch ve benzeri saatler. Örneğin Vintage Omega, Zenith, Oris, güncel olarak Omega AT, Railmaster, Longines Flagship Heritage, Seiko 5 SNXS73 gibi saatlerim var. Bu saatler bildiğiniz üzere gayet düz, en fazla sub second ya da day date komplikasyonları olan günlük ya da Dress watch kategorisinden saatler. Bunların yanında spor ya da maceralı durumlar için de çocukken aldığım bir Swatch Irony ve Casio A168WA modellerine de sahibim. Bu koleksiyonu renklendirmek için öncelikle çeşitli kayışlar aldım, biraz renk kattım. Ancak baktım ki bu iş öyle olmayacak, gittim bir Speedmaster Racing aldım. Diver ya da spor saatlerden çok haz etmememin bir sebebi de aslında genelde boyutları. Bileklerim ince olduğundan 42-43mm yarıçaplı 50mm lug to lug ölçülü saatler genelde kocaman duruyor kolumda. Bu nedenle de saat bakarken çok istediğim halde IWC Pilot Chrono'dan vazgeçmiştim ve 40mm'lik Speedmaster'da karar kılmıştım.
Bu arada yaptığım iş gereği yurt dışında çok bulunuyorum. Dünyanın birçok yerine hem gidiyorum hem de gün içinde kontakt halinde bulunuyorum. Bu nedenle bir GMT ya da World Timer özellikli bir saat aslında çok kullanışlı benim için. Yalnız seyahatlerde her zaman lüks içinde gezmiyor insan, bazen maceralı yerlere, bazen görece güvenliksiz yerlere de gidiyor. Bu gibi durumlarda kullanmalık, başına bir şey gelse görece daha az üzüleceğim ya da yerini maddi açıdan kolay dolduracağım bir saat arayışındaydım. Tabii böyle durumlarda Diver saatler görece en dayanıklı saatler olduğu için ön plana çıkıyor. Bir süre iş gezilerimde Speedmaster'ı kullandım açıkçası. Chronoyu açıp GMT gibi de kullanıyordum. Chrono bir de toplantılarda zaman yönetimi açısından mükemmel iş görüyor. Ancak daha uygun bir şey alıp bu gibi durumlarda kullanmayı da istiyordum.
İlk olarak gaza gelip gittim bir Omega Butik'e 😬 ve Aqua Terra Worldtimer'a baktım. Saate aslında bayıldım her şeyiyle. Ancak 43mm, 14.2mm kalınlıkta ve 50mm lug-to-lug ile bileğime olması imkansızdı. Hem de zaten seyahatte kullanmak açısından -en azından benim için- çok pahalı bir saatti. Sonra Nomos Zürich Worldtimer ve Frederique Constant Highlife Worldtimer saatlerine baktım. Nomos gördüğüm en güzel Worldtimer tasarımına sahip saatti. Highlife da ha keza çok şıktı. Nomos öncelikle çok dressy bir saat. Endonezya'nın sıcağı ve neminde 6 ayda bir kayış değiştirmem gerekirdi. Highlife ise iş için güzel ancak tatiller için yine fazla dressy kalıyordu. Ayrıca tatillerde de kullanmalık bir saat olacağından bu fiyatlara çıkmak ne denli mantıklı, onu da düşünüyordum. Zira Shanghai’da, Tokyo’da lüks AVM’lerde, ofislerde iş görürler ancak Jakarta’da, Bangkok’ta da tam tersine başa bela olabilir.
Bu nedenle rotayı daha da aşağı kırdım ve Tissot'dan başlayarak Rado, Hamilton, Mido ve Seiko'lara baktım. Rado'da çok bir şey beğenmedim açıkçası. Captain Cook güzeldi bir tek ama bence biraz overpriced bir saatti. Hamilton'ın Jazzmaster Worldtimer modelini denedim. Japonya'da çok da uyguna buldum açıkçası. Ancak tasarımı neredeyse dresswatch gibi ve 42mm yarıçap yine büyük gözüktü gözüme. Seiko Presage GMT çok hoşuma gitti. Fiyatı da çok uygundu. Tek eksisi ise bu seviyede dahi safir cam olmamasıydı. Ancak yine de onu not alıp araştırmaya devam ettim.
Sonra Mido Decompression gözüme çarptı. Fotoğraflarda fazla karışık geldi önce. Sonra bir butikte denedim ve ilk görüşte aşk gibi oldu 😃 Retro tasarımı çarptı beni öncelikle. Koluma da tam oldu. Biraz daha araştırayım deyip uzaklaştım. Sonra microbrand'lerden de Farer yeni worldtimer'larını tanıttı. Yeşil olan Foxe modelini çok beğendim. Ancak butiği olmadığından deneyemedim tabii.
Sonra biraz daha bakınıp Mido'da karar kıldım. Almanya'dan zaman zaman alışveriş yaptığım bayim Brogle ile iletişime geçtim. Bana bir miktar indirim de yaptılar ki bu model geçen sene tanıtıldı ve çoğu yerde stokta kalmadı. Japonya'daki grey marketcilerde dahi %10 indirim almak zor görünüyor. Ayrıca yine ilk servisi hediye edip +1 yıl da garanti verdi Brogle bana. Bir de üstüne engraving yaptırdım. İlk kez bir saatime bu işlemi yaptırmış oldum ancak oldukça beğendim. Güzel bir anı oldu. 😊
Saate gelecek olursam ilk olarak kutusu büyükçe ancak oldukça şık. Ne aşırı gösterişli ne de ucuz bir karton kutu. Sunum gayet güzel. İçerisinden uluslararası garanti kartı ve içinde Türkçe de olan kitapçığı çıkıyor. Türkiye'de resmi distribütörü olmadığı halde bu detay çok güzel olmuş bence. Ancak kitapçık oldukça basit bir şey.
Saat tamamen polisajlı çelik kasa ile geliyor. Bu kolay çizilir hale getiriyor kendisini ancak buna çok takılmıyorum açıkçası. Serviste tamiri en kolay olan şey parlak polisaj çünkü. Kasa 40.5mm yarıçapta, 13.5mm kalınlıkta ve 47mm lug-to-lug uzunluğunda. Lug açıklığı ise 21mm. Bunun 20mm olmasını isterdim açıkçası. Sonradan kayış açısından çok avantajlı olurdu. Saat iki adet kolay tak-çıkar özellikli kayışla geliyor. Birisi rubber diğeri mesh bilezik. İkisi de fiyat segmentinin çok üstünde kalitede kayışlar. Bu beni oldukça şaşırtmıştı denediğimde. Ayrıca lug'da kayış için iki adet delik var ve kayışın yüksekliğine göre ayar yapmanıza olanak sağlıyor. Küçük ama hoş bir detay.
Saatin arka kapağı Ocean Star serisinden olduğunu belirtir şekilde Mido'nun deniz yıldızı logosu kabartması var. Ben açıkçası bu seviye saatlerde bu tarz kapakları daha çok seviyorum zira sonuç olarak içindeki mekanizma bir Glashütte, Breguet ya da Patek değil ki arada izleyesin. Bu kapak bence her anlamda daha şık bu nedenle. Ayrıca vidalı tepe de var bir Diver saat olduğundan ve 20bar (200m) su geçirmezlik sunuyor. Saatin camı safir cam, bezel ise alüminyum. Elbette seramik olsun isterdim ancak zaten bu fiyata bir İsviçreli GMT almak zorken beklentiyi bu kadar yükseltmemek gerekiyor. Yine de seramik olsaydı da 200 Euro daha fazla olsaydı diye düşündüm. Bezelde dünya saatleri var ve worldtimer olarak kullanılabiliyor. Duygusal olarak orada Istanbul yazması da çok hoşuma giden bir detay. Saatteki logolar Mido'nun eski logosu ve bu retro tasarımı tamamlıyor. İçindeki mekanizma ETA 2824'ün güncel bir hali. Lakin giriş seviye Tissot'lardaki gibi içinde plastik parçalar bulunandan değil. Ayrıca Nivachron da var ve bu sebeple antimanyetik ve antişok özellikleri var. Gerçek bir GMT saat, yani saat göstergesi birer saat atlayarak gidebiliyor ayar yaparken. Ayrıca hacking second da var elbette. Yine istenirse elle kurma özelliği de sunuyor. Saatin çalışma frekansı 3hz'e düşürülmüş yani 21600 vuruşlu. Orijinalinde 4hz 28800 vuruşlu olan bu makinenin bu versiyonunda saniye 4hz olanlar kadar smooth gitmiyor. Ancak bunun getirisi olarak 80 saat güç rezervi var. Bence rezerv bu anlamda daha önemli. Günlük ortalama 6-7 sn artıda çalışıyor. Bu da benim için gayet yeterli bir oran. Saat içinde ayrıca bir de decompression timer göstergesi var. Görsel açıdan çok güzel, harika renklere sahip bence. Özetle dalışta yukarı çıkarken vurgun yememek için hangi metrede kaç dakika beklemek gerektiğini hesaplamanıza yarayan bir özellik. Son olarak tarih göstergesi de mevcut. Bence bu tarih penceresi de çok şık ancak beyaz fon yerine kadranla uyumlu bir renk seçilse daha güzel olabilirmiş. Burada ucuza kaçılmış.
Saat genel olarak böyle. Sanıyorum artık saat olarak hemen her istediğim saate ulaştım. Bundan sonra istediğim tek bir komplikasyon kaldı o da moonphase’i de olan complete calendar bir saat. Onlarda da big date'leri çok beğeniyorum. Bir Glashütte Original Panoramadatum'u kendime emeklilik hediyesi olarak verip saat olayını kapatma düşüncesindeyim. Ancak zaman ne gösterir bilemiyorum. Bu saatten sonra çok abartı bir kazanç kapısı gelirse bir de minute repeater alırım ancak o ihtimali az görüyorum 😂 Şimdi ise bana Mido'nun keyfini çıkarmak kalıyor 😊 Bir sorunuz olursa beklerim, yoksa bir tebriğinizi alırım. Buraya kadar okuduğunuz için de teşekkür ederim.